JOHANNESBURG Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi

Sürdürülebilir Kalkınma, hızlı kapitalist büyümenin ekolojik denge üzerinde yarattığı durumların farkına varılarak ve kalkınma ile çevre arasındaki bağlantının göz önünde bulundurulmasıyla beraber 1960’ lı  yıllarda ortaya çıkmıştır.

Sürdürülebilir kalkınma zirvesinin amacı, bugün ki  nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilecek  durumdayken gelecek nesillere aktarımını hedef alan bir kalkınma planıdır. Şuanda mevcut olan susuzluk gibi durumların artmaması için, enerji gereksinimini tükenen fosil yakıtlar yerine yenilenebilir enerji kaynaklarından karşılayarak gelecek kuşaklara aktarımını hedeflemektedir.

26 Ağustos-4 Eylül 2002 tarihleri arasında Johannesburg Dünya kalkınma zirvesi düzenlenmiştir. Rio konferansından sonraki 10 yılı sürdürülebilir kalkınmayla devam ettirmeyi amaçlar ve sürdürülebilir kalkınmanın sadece bir çevre sorunu olmadığını da vurgulamak için en somu örnek zirve de  100 den fazla devlet ,bilim  çevreleri, iş dünyası, yerel yönetim ve grup üyelerinin takip etmesi gösterir.

Johannesburg Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi kendiliğinden tek başına bir anlam ifade eden bir toplantı değildir; aslında 1992 yılından beri devam etmekte olan sürecin ulaştığı bir noktayı göstermektedir.

Zirvede kalkınma için önemli unsurlar ön plana çıkartılırken, hedefler belirtilerek ve başta yoksullukla mücadele olmak üzere, enerji, su, balıkçılık, sağlık ve kapasite geliştirme gibi çeşitli konularda devletler taahhütlerde bulunmuştur. Bildirgede sürdürülebilir kalkınmanın 3 yönü (sosyal, ekonomik ve çevresel) vurgulanmıştır. Zirvede, üretim- kalıplarının değiştirilmesi, yoksulluğa son verilmesi ve tabiat kaynakların korunması/idaresi ,bununla birlikte hedeflere ulaşmada, yoksul ve zenginler arasındaki eşitsizliğin derinleşmesi, biyolojik çeşitliliğin bozulması, globalleşmenin negatif etkileri ve demokratik sistemlere olan güvenin önemli ölçüde azalmış olması da ı temel bazı zorluklar olarak sıralanmıştır (Kavas ve Sezer, 2002, 1-24).

Johannesburg Zirvesi’nin  etkinliklerinden birkaçından bahsedelim:

1.Liderler Zirvesi

2.Yerel Yönetimler oturumu

3.İş Dünyası Zirvesi

4.Sivil Toplum Forumu

5.Korumacılık Konferansı

6.Gençlik Zirvesi

7.Uygulama Konferansı

8.Enerji Konferansı

9.Temiz su  ve hava çalıştayı

10.Çevre Hukuku Konferansı

11.Bilim Ve Teknoloji Forumu

12.Korumacılık Konferansı

Zirve Sürecinden bahsedecek olursak, Johannesburg Zirvesi, iki tip sonuç üzerine yoğunlanmıştır.

İlk tip, hükümetlerin taahhütlerde bulunacağı ve eylem planı olarak uygulamaya koyacağı konuları oluştur.ikinci tip ise, tüm paydaşların içinde yer alacağı ortaklık girişimleri ikinci tip çıktılar olarak değerlendirilir.

Birinci tip çıktılar kapsamında gündeme gelen ‘’Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi Uygulama Planı’’  ve ‘’ Siyasi Bildiri’’ , 2 yıl gibi bir süreyi kapsayan hazırlık toplantıları sonucunda ortaya konmuştur ve son şekli Johannesburg’da  heyetler tarafından müzakere edilerek resmi belge olarak sunulmuştur.

İkinci tip çıktılar kapsamında ise,uluslararası kuruluşlar, sivil toplum kuruluşları, kamu kuruluşları, özel sektöründe dahil olduğu 200 den fazla ortaklık kurulmuştur.

Sürdürülebilir Kalkınmanın hedeflendiği şekilde hayata geçirilmesi için ekonomik, çevresel, ve sosyal taraflar arasında dengeli, uyumlu  bir iletişimin olması gerekmektedir. Bu sebeple, Johannesburg’da tüm paydaşların Zirve’nin sonuçlarına ve yürütülecek çalışmalara eşit bir şekilde katılım hedeflenmiştir. Dolayısıyla, birinci tip veya ikinci tip çıktı sürecinde, paydaş grup olarak adlandırdığımız temel toplumsal grupların ulusal, bölgesel olarak etkinliklere etkin katılım sağlanmaya çalışılması, zirveyi farklı kılan en önemli özelliklerden biridir diyebiliriz.

Johannesburg Zirvesi Uygulama Planı

170  maddeden oluşan planın ana hatlarını aşağıdaki gibi özetleyebiliriz:

I.Giriş

II.Yoksulluğun ortadan kaldırılması

III.Sürdürülebilir olmayan tüketim ve üretim kalıplarının değiştirilmesi

IV.Doğal Kaynakların Korunması ve yönetimi

V.Küreselleşen Dünyada Sürdürlebilir Kalkınma

VI.Sağlık ve sürdürülebilir kalkınma

VII.Gelişmekte olan küçük ada devletlerinin sürdürülebilir kalkınması

VIII.Afrika için sürdürülebilir kalkınma

Ulusal Rapor

1992 Rio Konferansından sonraki dönemde Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma bakış açısıyla değerlendirilerek ilerisi için öneriler sunar.

Rapor, Türkiye’nin ulusal, bölgesel, ve uluslararası düzeydeki verilen yükümlülükleri değerlendirerek, sürdürülebilir kalkınmadaki başarılarını ve geliştirmesi gereken yönleri  belirlemektedir.

İlk aşamada, uluslararası temada yer alacak altı konu seçilir. Bu temaların çalışma grupları bünyelerinde incelenebilmesinde koordinasyonun sağlanması adına sivil toplum kuruluşları, araştırma merkezleri arasından altı ayrı kuruluş belirlenir. Seçilen altı tema ve koordinasyondan sorumlu kuruluşlar aşağıda verilmiştir:

Yönetim ve sürdürülebilir kalkınma(IULA-EMME)

Yoksullukla Mücadele ve Sürdürülebilir Kalkınma( TESEV)

Sürdürülebilir kalkınmada iş dünyası Ve sanayi (ÇEVKO)

Sürdürülebilir kalkınma için bilgi ve iletişim(TÜBİTAK-MAM)

Biyolojik Çeşitliliğin Korunması ve sürdürülebilir kalkınma(TÜDAV)

İklim Değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma(TTGV)

Ulusal Rapor’un önemi hazırlanma sürecinde raporun farklı paydaşların katkısıyla oluşturulmasıdır.

Bu hazırlanan rapor son şeklini alarak ingilizceye çevirilir ve Johannesburg a gönderilerek süreç tamamlanır.

Sonuç olarak, Johannesburg Zirvesi insan saygınlığının bölünemezliği  ve insan dayanışmasının inşası üzerine odaklanmıştır. Gelişmekte olan ülkelerde yoksulluğun bertaraf edilmesi ve temel ihtiyaçlara erişim (temiz su, gıda güvenliği, sağlık, barınma, enerji ve biyo-çeşitliliğin korunması) üzerine özel vurgu yapıldı. Ayrıca barışın korunması ve sürdürülmesi, kültürel ve dinsel özgürlük, kadın haklarının geliştirilmesi ve cinsiyet eşitliği ihtiyacı da özel olarak vurgulanmıştır.

Afrika’nın sürdürülebilir kalkınması, diğer bölgesel inisiyatifler, uygulama araçları ve sürdürülebilir kalkınma için kurumsal bir çerçeveyi kapsayan “Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi Uygulama Planını“ imzalamışlardır. Bu anlayıştan hareketle, Zirve’de benimsenen belgeler ülkemizde yapılacak çalışmalar bakımından yol gösterici olacaktır.

Uygulama Planı’nın en zor uzlaşılan konusu “Yenilenebilir Enerji” olmuştur. AB, Kanada, Norveç, İsviçre, Yeni Zelanda, ve Avustralya, yenilenebilir enerji kaynaklarının küresel düzeydeki tüketim oranının 2010 yılına kadar % 15’e çıkarılması için çok ısrarlı bir tutum izlemişlerdir ki ve bunun maddi imkansızlıklar nedeniyle gerçekçi bir durum olmadığı ileri sürülmüştür.

Daha Fazlası

Leave a Reply

Benzer Yazılar

@Instagram