Havacılık endüstrisi özellikle 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren çok büyük bir gelişme göstermiştir. Gelişen teknoloji ve artan nüfusla beraber uçakla yolculuk yapmak çok daha cazip hale gelmiş ve bu da ülkelerin ticari uçuş operasyonlarını geliştirmelerinde ve bu konuda yeni yatırımlar yapmalarında itici bir güç olmuştur. Gelişen endüstri, havacılık faaliyetlerinden kaynaklı sera gazı emisyonlarını da artırmıştır. Motor ve tasarım teknolojisindeki ilerlemeler, hava trafiği operasyonlarındaki iyileşmeler, daha yoğun koltuk konfigürasyonları ve daha yüksek yolcu yükleri hava yolculuğundan kaynaklı emisyonları düşürmeye başlamıştır. Fakat bu düşüş hızı havacılık endüstrisinin büyüme hızından çok daha düşük seviyelerdedir. Artan ticari hava trafiği, endüstrinin küresel ekonomiye etkisini artırmaya devam ettiği için havacılıktan kaynaklanan emisyonlar için birtakım yasal düzenlemelere ihtiyaç duyulmaktadır.
Havacılık, sera gazı emisyonlarının en hızlı büyüyen kaynaklarından biridir. Bu emisyonların azaltılması ve sürdürülebilir şekilde yönetilebilmesi için tüm dünyada birçok girişim yapılmaktadır. Özellikle Avrupa Birliği (AB), Avrupa’daki havacılık emisyonlarını azaltmak için çok önemli çalışmalar yürütmekte ve küresel erişime sahip önlemler geliştirmek için uluslararası toplumla birlikte çalışmaktadır.
AB Emisyon Ticaret Sistemi ve Havacılık Emisyonları
Avrupa Komisyonu, 14 Temmuz 2021’de 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarında en az %55 net azalmaya yönelik ara hedefler de dahil olmak üzere bazı yasa önerilerini kabul etmiştir. Bu yasa çalışmalarının nihai amacı 2050 yılına kadar AB’nin iklim nötr hedefine nasıl ulaşılacağını belirlemektir. AB Emisyon Ticaret Sistemi (ETS), Çaba Paylaşımı Tüzüğü, ulaşım ve arazi kullanımı mevzuatı da dahil olmak üzere AB iklim mevzuatında önemli değişikliklere gidilmiştir. Tüm bu çalışmalar, AB komisyonunun Avrupa Yeşil Anlaşması kapsamındaki iklim hedeflerine ulaşmayı amaçladığı yolları gerçek anlamda ortaya koymaktadır.
Havacılıktan kaynaklanan CO2 emisyonları, 2012’den beri AB emisyon ticaret sistemine (AB ETS) dahil edilmiştir. AB ETS kapsamında, Avrupa’da faaliyet gösteren, Avrupa ve Avrupa dışındaki tüm havayollarının emisyonlarını izlemesi, raporlaması ve doğrulaması gerekmektedir. Havacılık kuruluşları her yıl uçuşlarından kaynaklanan belirli bir emisyon seviyesini kapsayan takas edilebilir izin tutarları satın alırlar. Mevcut sistem şimdiye kadar emisyonların %99,5’inden fazlasını kapsayan uyumluluk ile havacılık sektörünün karbon ayak izinin yılda 17 milyon tondan fazla azaltılmasına katkıda bulunmuştur. ETS gibi piyasaya dayalı önlemlere ek olarak, hava trafik yönetimi teknolojilerinin, prosedürlerinin ve sistemlerinin modernizasyonu ve iyileştirilmesi gibi operasyonel önlemler de havacılık emisyonlarının azaltılmasına katkıda bulunmaktadır.
Avrupa Birliği havacılık emisyonlarının yönetimine ilişkin 2008’de bir mevzuatı yürürlüğe koymuştur. Mevzuat, Avrupa Ekonomik Alanı (AEA) yani AB üye devletlerine ek olarak İzlanda, Lihtenştayn ve Norveç’ten gelen, bu bölgeye ve Avrupa Ekonomik Alanı içindeki uçuşlardan kaynaklanan emisyonlara uygulanacak şekilde tasarlanmıştır. Avrupa Adalet Divanı da bu yaklaşımın uluslararası hukukla uyumlu olduğunu onaylamıştır. AB, Uluslararası Sivil Havacılık Örgütü (ICAO) tarafından küresel bir önlemin geliştirilmesini desteklemek için AB ETS’nin kapsamını 2016 yılına kadar AEA içindeki uçuşlarla sınırlamaya karar verdi.
2016 ICAO Meclisi tarafından küresel önlemle ilgili bir karar ile AB, 2017’den itibaren AB ETS’nin coğrafi kapsamını AEA içi uçuşlarla sınırlı tutmaya karar vermiştir. Havacılık için AB ETS’si, CORSIA’nın (Uluslararası Havacılık için Karbon Dengeleme ve Azaltma Planı) operasyonel hale getirilmesiyle ilgili uluslararası gelişmeler ışığında yeni bir incelemeye tabi olacaktır. Bir sonraki değerlendirmede, AB ETS mevzuatının gözden geçirilmesiyle AB hukukunda küresel önlemin nasıl uygulanacağını ele alacaktır. Yeni bir değişikliğin olmaması durumunda AB ETS, 2024’ten itibaren orijinal tam kapsamına geri dönecektir.
Havacılık Emisyonlarıyla İlgili Bazı Bilgiler
Küresel havacılık sektörü sera gazı salımındaki payını her geçen gün artırmaktadır. Buna ilişkin Hava Taşımacılığı Eylem Grubu (ATAG) tarafından derlenen bazı bilgiler şu şekildedir:
- Küresel havacılık endüstrisi, insan kaynaklı tüm karbondioksit (CO2) emisyonlarının yaklaşık %2,1’ini üretmektedir.
- Havacılık, tüm ulaşım kaynaklarından kaynaklanan CO2 emisyonlarının %12’sine, karayolu taşımacılığından kaynaklanan emisyonların %74’üne etki etmektedir.
- Hava taşımacılığı , dünya ticaret gönderilerinin hacminin yaklaşık % 1’ini taşırken , değer olarak %35’in üzerindedir. Bu durum havayoluyla gönderilen malların çok yüksek değerli mallar olduğunu ve çoğu zaman bozulabilir veya zamana duyarlı olduğunu göstermektedir. Sadece Afrika’dan Birleşik Krallık’a gerçekleşen taze ürün teslimatları, ulaşımda kullanılan enerjiye rağmen Birleşik Krallık’ta yetiştirilen benzer ürünlere göre daha az CO2 üretirken, 1,5 milyon insanın geçimini destekler.
- Bugün hizmette olan jet uçakları, 1960’lardaki ilk jetlere göre koltuk kilometresi başına %80’in üzerinde yakıt verimliliğine sahiptir.
- Alternatif yakıtlar, özellikle sürdürülebilir havacılık yakıtları (SAF), endüstri iklim hedeflerine ulaşılmasına yardımcı olmak için mükemmel adaylar olarak belirlenmiştir. SAF kaynaklı yakıtların, tüm yaşam döngüleri boyunca havacılık yakıtının karbon ayak izini %80’e kadar azalttığı gösterilmiştir .
- Havacılık CO2 emisyonlarının yaklaşık %80’i , pratik bir alternatif ulaşım modunun bulunmadığı 1500 kilometrenin üzerindeki uçuşlardan yayılmaktadır.
- Küresel olarak, uçakların ortalama doluluk oranı neredeyse %83’tür ve diğer ulaşım türlerinden daha fazladır.