Sürdürülebilir Tasarım

Sürdürülebilirlik, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılama yeteneklerinden ödün vermeden bugünün ihtiyaçlarını karşılayabilmeyi ifade ediyor. Sürdürülebilir bir tasarım da yaşam döngüsü boyunca her aşamada bu yaklaşımı referans alan ürün ve hizmetlerin tasarlanması demek. Yani bir ürün, üretimi için gerekli hammaddelerin çıkarılmasından başlayarak işleme, ambalajlama, sevkiyat, satış, kullanım vb gibi adımlarda çevre ile uyumlu ise sürdürülebilir bir tasarıma sahiptir diyebiliriz. Tabii süreç burada bitmiyor; ömrünü tamamladıktan sonra da sürdürülebilir olmalı bir ürün. Doğaya zarar vermeden bertaraf edilebilmeli yani.

Sürdürülebilir tasarım eko-tasarım olarak da bilinir. Bir ürün ya da hizmet çevresel açıdan sürdürülebilir ise sürdürülebilirlik gerekliliklerini karşıladığı düşünülür. Bu doğru olmakla birlikte eksik bir yorumdur. Önce onu doğru kılan argümanlara bakalım ve bir ürünün çevresel sürdürülebilirliğine nasıl karar verilir, onu irdeleyelim.

Bir ürünün tasarımı hakkında “sürdürülebilir” yorumunu yapabilmek için o ürün her şeyden önce enerji verimli olmalı. Çünkü enerji sektörü karbon ayak izinin en fazla olduğu sektörlerden biri. Bunu düşürmek için ürünlerimizde aradığımız ilk özellik daha düşük enerji kullanımı olmalı. Ürün ayrıca sürdürülebilir malzemelerden üretilmiş olmalı. Bu malzemeler, yaşam döngüsü boyunca çok düşük karbon ve su ayak izine sahiptir ve atık haline geldiğinde bertarafı kolaydır. Örneğin standart bir plastik sürdürülebilir malzeme değildir, çünkü onu üretirken de bertaraf ederken de çok ciddi bir sera gazı emisyonu çıkar ortaya. Doğada kendiliğince yok olması ise çok uzun yıllar alır. Malzemelerin yenilebilir ve geri dönüştürülebilir olması sürdürülebilir tasarımda en kritik konulardan biridir.

sürdürülebilir tasarım piramidi

Ürünün zararlı kimyasallar içermemesi; insanlar, hayvanlar ve çevre üzerinde olumsuz etki oluşturmaması da önemli bir faktör. Doğrudan veya dolaylı olarak iklim değişikliğini tetiklememesi ve biyoçeşitliliğin bozulmasına neden olmaması da çok ama çok önemli. Ürün ya da hizmetin tedarik zinciri süreçlerinin de sürdürülebilirlik perspektifiyle planlanması ve uygulanması da sürdürülebilir tasarımın mihenk taşlarından biri. Zira, bir ürün faal olarak kullanılırken veya kullanım ömrünü tamamladıktan sonraki adımlarda sürdürülebilir ürün tanımına girebilir; fakat ürünün son kullanıcıya ulaştırılması için geçen sürecin de bu bakış açısıyla oluşturulması gerekiyor. Örneğin, ulaşım ve ulaştırma sektörünün sera gazı emisyonları küresel karbon ayak izinde çok önemli bir paya sahip. Siz ürünün tedarik zincirini çok uzatırsanız dolaylı olarak ulaşımdan kaynaklı emisyonları da artırmış olacaksınız. Ya da soğuk depolanması gereken gıda ürünlerini düşünelim. Siz bu depolama için gerekli iklimlendirme koşullarını enerji verimli ve düşük emisyonlu soğutma sistemleri ile oluşturmazsanız o ürününü gerçek anlamda sürdürülebilir olması tartışmaya açık hale gelir.

Sürdürülebilir tasarımda çevresel bakış açısı çok önemli. Fakat bir ürünü sadece çevresel anlamda sürdürülebilir hale getirmek o ürünü tam anlamıyla sürdürülebilir yapmayabilir. Bu noktada, “yeşil” ürün tasarımından bahsedilebilir. Fakat sürdürülebilirlik için ekonomik ve sosyal parametreler de önemli. Bir ürün çok çevreci fakat çok pahalı ise sürdürülebilir olmayacaktır örneğin. Çünkü pahalı ürünleri sadece belirli bir kesim alabileceğinden ürüne çok fazla talep olmayacak ve çevresel açıdan istenilen etki oluşturulamayacaktır. Aynı şekilde ucuz ama kısa ömürlü olması da negatif bir etken. Çünkü bu da tüketiciler açısından uzun vadede maliyetli olacaktır ve ürüne olan talep yine az olacaktır. Sürdürülebilir bir tasarım için sadece son kullanımda değil, ürünün tedarik zinciri ve yaşam döngüsü boyunca oluşturacağı tüm dışsal maliyetler hesaba katılmalı.

Son olarak sosyal sürdürülebilirliğe değinelim. Bir ürün, hizmet, süreç ya da kaynağın sürdürülebilir olması için herkesin ona erişebilir olması gerekir. Bu da adalet ve fırsat eşitliği kavramlarını gündeme getirir. Aynı zamanda sosyal uygunluk ilkelerine ve etik değerlere saygı duyularak üretilmesi gerekir. Bu da ürünün tedarik zinciri süreçlerinde yer alan çalışanların ve yerel halkların haklarının korunması ve yaşam standartlarının iyileştirilmesi demek. Elverişsiz koşullarda hak edilmeyen ücretlerle çalışan insanların ürettiği ürünler hiçbir zaman sürdürülebilir olmayacaktır örneğin. Ya da yerel halkın görüşlerine başvurulmadan ve onların haklarını hiçe sayarak inşa edilen bir fabrikadan hiçbir zaman gerçek anlamda sürdürülebilir ürünler çıkmayacaktır.

Bir tasarımın gerçekten sürdürülebilir olabilmesi için biz bireylere, kurumlara, hükümetlere ve diğer paydaşlara büyük sorumluluklar düşüyor. Bizler, yeşil badana (greenwashing) tuzağına düşmeden sürdürülebilir ürünlere yönelmeliyiz örneğin. Kurumlar iç ve dış süreçlerini sürdürülebilir hale getirmek için kurumsal sürdürülebilir ve sosyal sorumluluk politikalarına ağırlık vermeli. Hükümetler de tüm politikalarını ve stratejilerini Birleşmiş Milletler’in sürdürülebilir kalkınma amaçlarına uygun hale getirmeli.

Leave a Reply

Benzer Yazılar

@Instagram