Sürdürülebilirlik raporları, şirketlerin kurumsal sosyal sorumluluk politikalarının ve uygulamalarının önemli bir parçasıdır. Sektör, ürün ve hizmet türü fark etmeksizin birçok şirketin çevresel, sosyal ve yönetişim (ESG) performansını paydaşlara açıklamanın öneminin farkına varmasıyla birlikte özellikle son yıllarda giderek daha da önemli hale gelmiştir. Son yıllarda raporlama çerçevelerindeki değişiklikler, ESG verilerinin artan önemi ve entegre raporlamaya yönelik trendler dahil olmak üzere bu konuda birçok önemli gelişme yaşanmaya devam etmektedir.
Yeni Raporlama Çerçeveleri
Sürdürülebilirlik raporu hazırlama konusunda son zamanlardaki en büyük gelişmelerden biri, yeni raporlama çerçevelerinin ortaya çıkmasıdır. Global Reporting Initiative (GRI) ve Sustainability Accounting Standards Board (SASB) gibi geleneksel çerçeveler uzun yıllardır yaygın olarak kullanılırken, artık belirli sürdürülebilirlik konularına odaklanan yeni raporlama çerçeveleri ortaya çıkmaktadır. Örneğin, İklimle İlgili Finansal Bildirimler Görev Gücü (TCFD), iklimle ilgili finansal risklerin açıklanmasına yönelik tavsiyeler geliştirmek üzere 2015 yılında kurulmuştur. TCFD’nin tavsiyeleri bir süredir şirketler, yatırımcılar ve düzenleyiciler tarafından geniş çapta benimsenmiş ve iklimle ilgili risklerin ve fırsatların daha fazla açıklanmasına yardımcı olmuştur. Benzer şekilde, doğayla ilgili risklerin ve fırsatların açıklanması için bir çerçeve geliştirmek üzere 2020 yılında Doğayla İlgili Finansal Açıklamalar Görev Gücü (TNFD) kurulmuştur. TNFD’nin tavsiyelerini 2023’te yayınlaması beklenmektedir. Açıklanacak tavsiyelerin şirketlerin çevresel performanslarını raporlama mantığı ve kapsamı üzerinde önemli bir etkisi olması beklenmektedir.
ESG Verilerinin Artan Önemi
Sürdürülebilirlik raporlamasındaki bir diğer önemli gelişme, ESG verilerinin giderek daha önemli hale gelmesi olmuştur. Yatırımcılar ve diğer paydaşlar, sürdürülebilirlik konularının önemini giderek daha fazla fark ettikçe, yatırım yaparken ve diğer kararlarda ESG verilerine daha fazla önem vermektedir. Bu durum, şirketlerin artık karbon emisyonları, insan hakları ve çeşitlilik ve kapsayıcılık da dahil olmak üzere çok çeşitli ESG sorunları hakkında rapor vermesini gerektirdiğinden, ESG verilerine olan talepte önemli bir artış yaşanmasına neden olmuştur. Buna yanıt olarak, birçok şirket artık bu verileri toplamak ve raporlamak için sistemlere ve süreçlere yatırım yapmakta; raporlamalarının doğru, güvenilir ve şeffaf olmasını sağlamak için çalışmaktadır.
Entegre Raporlama
Finansal ve finansal olmayan bilgileri birbirine entegre ederek bir şirketin performansına ilişkin daha bütünsel bir görüş sağlamayı amaçlayan entegre raporlamaya yönelik artan bir eğilim vardır. Entegre raporlama, bir şirketin stratejisinin, yönetişiminin, performansının ve beklentilerinin kısa, orta ve uzun vadede değer yaratmaya nasıl yol açtığını göstermeyi amaçlar. Entegre raporlama nispeten yeni olsa da, birçok büyük şirket tarafından geniş çapta benimsenmiş durumdadır. Bir şirketin finansal ve finansal olmayan performansı arasındaki ilişkiyi göstermek için kilit bir araç olarak görülmektedir.
Zorluklar ve Fırsatlar
Sürdürülebilirlik raporlamasındaki gelişmeler bu konuda şirketler için bir motivasyon kaynağı olsa da şirketlerin ESG performanslarını rapor ederken karşılaştıkları çeşitli zorluklar vardır. En büyük zorluklardan biri, raporlanan verilerin doğruluğunu ve güvenilirliğini sağlamaktır. Bu zorluğun üstesinden gelmek için şirketler, ESG verilerinin toplanmasını, yönetimini ve raporlanmasını iyileştirmek için sistemlere ve süreçlere ilave bütçeler ayırmaktadır. Birçok şirket de raporlamalarının şeffaf olmasını ve yatırımcılar, müşteriler ve piyasa düzenleyicileri dahil olmak üzere paydaşların ihtiyaçlarını karşılamasını sağlamak için çalışmaktadır.
Sürdürülebilirlik raporlaması ile ilgili bir diğer zorluk ise, raporlamanın bir şirketin genel iş stratejisine entegre edilmesini sağlamaktır. Pek çok şirket, sürdürülebilirliği hâlâ ana işlerinden ayrı bir konu olarak ele almaktadır. Bu da sürdürülebilirliğin faaliyetlere tam olarak entegre edilmesini zorlaştırabilir. Şirketler bunu yenmek için sürdürülebilirliği genel iş stratejilerine dahil etmek ve sürdürülebilirliği faaliyetlerinin temel bir parçası haline getirmek için çalışmaktadır. Bu yaklaşım, iddialı sürdürülebilirlik hedefleri belirlemeyi, sürdürülebilir teknolojilere ve süreçlere özel yatırımlar yapmayı ve sürdürülebilirlik beklentilerini anlamak için paydaşlarla ilişki güçlendirmeyi gerektirir.
Sürdürülebilirlik raporlamasıyla ilgili zorulukların yanı sıra önemli fırsatların olduğunu da söyleyebiliriz. Özellikle ESG performanslarını etkili bir şekilde iletebilen şirketler, son yıllarda itibarlarını önemli ölçüde artırmış, sosyal açıdan bilinçli yatırımcıları ve müşterileri çekebilmiş ve genel iş performanslarını iyileştirebilmiştir.
Sürdürülebilirlik raporlaması, sürdürülebilirlik konularının öneminin giderek daha fazla kabul görmesi ve daha fazla şeffaflık ve hesap verebilirlik ihtiyacının yönlendirmesiyle hızla gelişmektedir. Yeni raporlama çerçeveleri, ESG verilerinin artan önemi ve entegre raporlamaya yönelik eğilimin tümü bu konuda farkındalığın artmasına katkıda bulunmaktadır.