Blog

Sınırda Karbon Düzenlemesi

Sınırda Karbon Düzenlemesi Nedir?

Sınırda Karbon Düzenlemesi, yüksek karbon ayak izine sahip bazı ürünlerin AB ülkelerine girişine ek vergiler getiriyor. Avrupa Yeşil Mutabakatı süreci kapsamında geliştirilen Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (CBAM – Carbon Border Adjustment Mechanism), Avrupa Birliğinin (AB) 2050’ye kadar “karbon nötr” olma hedefinin en önemli unsurlarından biridir. AB, Sınırda Karbon Düzenlemesi ile karbon emisyonlarını minimum seviyeye indirmeyi ve üretimini karbondan arındırmayı hedefliyor. Bu düzenlemeyle birlikte, ithat edilen ürünlerin içerisindeki karbon miktarı vergilendiriliyor ve bu sayede AB sınırları içerisinde düşük karbon emisyonlu ürünlerin kullanımının artırılması amaçlanıyor. Küresel iklim kriziyle uzun vadeli ve sürdürülebilir mücadele etmek ve bu konuda tüm dünyaya örnek olmak isteyen AB yönetimi, Sınırda Karbon Düzenlemesi çalışmasıyla ekonomik, sosyal ve çevresel değerler yaratmak istiyor.

Sınırda Karbon Düzenlemesi, yayınlandığı ilk tarihten itibaren birçok soruyu ve tartışmayı da beraberinde getirdi. Düzenlemenin ne zaman yürürlüğe gireceği, geçiş aşamasının nasıl olacağı, hangi sektörlerin ve ürünlerin kapsama dahil edileceği ve sistemin pratikte nasıl çalışılacağı büyük soru işaretlerine neden oldu. Fakat zamanla bu sorulara cevap olacak açıklamalar ve yayınlar yapıldı ve Sınırda Karbon Düzenlemesi’nin detayları ortaya çıkmaya başladı.

Sınırda Karbon Düzenlemesi Nasıl Çalışacak?

Bu düzenleme ile yüksek sera gazı emisyonu olduğu tescil edilen belirli ürün gruplarının AB’ye girişinee vergi şartı getiriliyor. İthalatçı firmalar, satın alacakları ürünleri planlarken aynı zamanda ne kadarlık bir karbon vergisi ödemesi gerektiğini de planlamak zorunda kalacak artık. Sınırda Karbon Düzenlemesi’nin pratikte işleyişi ise şu şekilde olacak. İthalatçılar, değeri AB karbon emisyon piyasalarında belirlenen karbon sertifikaları satın alacak ve elinde bulunduğu sertifika miktarının karşılığı kadar karbon emisyonu ithal edebilecek. Sertifikaların fiyatı, salınan karbondioksitin (€ / ton olarak) AB ETS (Emisyon Ticaret Sistemi) hakedişlerindeki haftalık ortalama ihale fiyatına bağlı olarak hesaplanacak. İthalatçı firmalar, bireysel olarak ya da temsilci bir kuruluş aracılığıyla sınırda karbon sertifikası alabilecek ve bu işlemi ulusal düzeyde yetkili makamlara kayıt yaptırmak zorunda kalacak.

Ulusal makamlar, beyan sahiplerinin Sınırda Karbon Düzenlemesi sistemine kaydedilmesi, beyanların gözden geçirilmesi ve doğrulanması çalışmalarını yürütecek. Ayrıca, ithalatçılara sertifikaların satışından da sorumlu olacak. Sınırda Karbon Düzenlemesi kapsamındaki ürünleri AB’ye ithal etmek için her yıl 31 Mayıs’a kadar, bir önceki yılda AB’ye ithal edilen ürünlerin miktarını ve bu malların doğrudan veya dolaylı olarak neden olduğu emisyon değerlerini beyan etmelidirler. İthalatçıların ayrıca yetkililerden önceden satın almış oldukları karbon sertifikalarını da teslim etmeleri gerekmektedir.

Sınırda Karbon Düzenlemesi, ithalatçıların AB ETS kapsamında yerli üreticilerle aynı karbon fiyatını ödemesini sağlamayı hedefliyor. Bu sayede AB’de yapılan üretim ve başka yerlerden yapılan ithalatlar için yapılan prosedürler ve fiyatlandırmalar eşitlenecek ve karbon kaçağı[1] sürdürülebilir şekilde önlenecektir.

Sınırda Karbon Düzenlemesi Geçiş Aşaması

Avrupa Komisyonu’nun Sınırda Karbon Düzenlemesi’yle ilgili çalışmaları devam ediyor. Düzenlemenin kesin hükümleriyle yürürlüğe girmesi 2023 yılını bulacak gibi. 2023 yılından başlayarak en fazla 2025 yılının sonuna kadar bir geçiş sürecinin planlanması öngörülüyor. Bu süre içerisinde ithalatçı firmalara nihai sistemin devreye girmesi için bir zaman tanınacak. Firmalar, bu sürede, ürünlerinde bulunan emisyonları herhangi bir finansal ödeme yapmadan rapor edebilecek.

Sınırda Karbon Düzenlemesi’nin kademeli olarak devreye alınması hedefleniyor. AB, sistemin tüm tarafları en az etkileyecek düzeyde, öngörülebilir ve makul bir şekilde yürürlüğe girmesini istiyor. Böylelikle, firmaların karbon emisyonu düşük ürünlere geçiş yapması; bunun için de ürün tasarımlarını ve üretim hatlarını revize etmesi bekleniyor. Düzenlemenin tam anlamıyla 2026’da geçerlilik kazanacağı öngörülüyor. Bu tarihten sonra AB’deki ithalatçı firmaların ürünlerinin toplam emisyon değerlerini, ne kadar ürün ithal ettiklerini ve ellerindeki karbon sertifikalarını beyan etmesi gerekecek.

Sınırda Karbon Düzenlemesi Hangi Sektörleri ve Ülkeleri Kapsıyor?

Sınırda Karbon Düzenlemesi ilk etapta şu ürünler için geçerli olacak:

  • Demir & çelik
  • Alüminyum
  • Çimento
  • Elektrik
  • Gübreler

AB’nin düzenleme için bu ürünlere öncelik vermesinin en önemli nedeni, bu ürünlerin üretildiği ve kullanıldığı sektörlerin yüksek karbon emisyonu riski taşıması ve karbon kaçağı ihtimalinin fazla olmasıdır. Düzenleme, ürünlerin üretim süreci sırasında yayılan sera gazlarının doğrudan emisyonlarına uygulanacak. Geçiş süreci tamamlandığında AB Komisyonu, düzenlemenin kapsamının değiştirilip değiştirilmeyeceğine; kapsamda bir genişleme yapılacaksa hangi ürün ve sektörlerin düzenlemeye dahil edileceğine yeniden karar verecek.

Sınırda Karbon Düzenlemesi’nin AB üyesi olmayan ülkelerden AB ülkelerine yapılacak ürün ticaretleri için geçerli olacak. İzlanda, Lihtenştayn, Norveç ve İsviçre çok büyük ihtimalle düzenlemeden muaf tutulacak. İngiltere’nin kendi emisyon ticaret sistemini AB’ye entegre etmesi durumunda düzenlemeden muaf tutulma ihtimali var. AB, elektrik piyasasını ve karbon emisyon ticaret uygulamalarını kendisine adapte eden ülkeleri Sınırda Karbon Düzenlemesi’nin yaptırımlarından muaf tutabilir. AB 2030’da tanınan tüm muafiyetleri yeniden gözden geçirecek ve bu noktada ortakların taahhüt ettikleri karbondan arındırma önlemlerini ve AB’ninkine eşdeğer bir emisyon ticaret sistemini uygulamaya koymaları gerekecek.

Türkiye de şimdilik düzenlemenin kapsamında yer alacak gibi duruyor. Karbon ayak izi çalışmalarında AB ülkelerinin veya Norveç ve İsviçre gibi gelişmiş ülkelerin düzeyine ulaşamazsak bu düzenlemenin gerekliliklerini yerine getirmek zorunda kalacağız. Zira, AB ülkeleri ihracatımızın neredeyse yarısını oluşturuyor ve AB’ye çok farklı kategorilerden ürün ihraç ediyoruz. Bu nedenle, düzenlemeyi çok ciddiye almamız gerek. Ülkemizden ürün ithal eden AB ülkeleri, Türkiye’den bu düzenlemeye uyum sağlamasını bekleyecek. Türkiye de vakit kaybetmeden başta demir, çelik, alüminyum, gübre ve elektrik sektörleri olmak üzere tüm alanlarda karbon ayak izi hesaplama, doğrulama ve raporlama çalışmaları yürütmeli ve emisyon değerlerini minimuma indirmeye çalışmalıdır.


Karbon kaçağı: Bir ülkenin karbon emisyonlarının düşmesinin başka bir ülkenin karbon emisyonlarında artışa neden olması.

E-Bülten
Bültene Kayıt Ol
Kayıt olduğunuzda eğitimler ve yeni makaleler hakkında ilk siz haberdar olabilirsiniz.

Bir yanıt yazın