Blog

Sürdürülebilirlik Durum Tespiti

Sürdürülebilirlik” çağımızın en önemli kelimesi. Zira, bugün sosyal, çevresel ve ekonomik anlamda dünyanın bütün sorunlarına çözüm olacak cinsten bir kavram. Bireyler, kurumlar, yerel yönetimler, şehirler ve ülkeler kendi kapasiteleri ve yetenekleri doğrultusunda sürdürülebilirliğe ne kadar katkı sunabilirse dünyamız o ölçüde bir sürdürülebilir kalkınma gerçekleştirebilir. Fakat sürdürülebilirlik oldukça geniş bir tanıma sahip ve bizler onu yeterinde doğru bir şekilde anlayabiliyor ve yorumlayabiliyor muyuz? Örneğin, işletmeler kurumsal sürdürülebilirliği hedeflediğini, birçoğu bunu başardığını ifade ediyor. Peki ama nasıl; kime ve neye göre? Bu konuda şeffaf, tutarlı ve adil olabilmek için öncelikle doğru bir sürdürülebilirlik durum tespiti yapılması gerek. Bunun için özellikle kurumlara büyük görev ve sorumluluk düşüyor.

Birçok şirket sürdürülebilir bir şekilde çalıştığını iddia ediyor ancak bunun doğru olup olmadığını teyit etmek gerçekten çok zor. Sürdürülebilir davranmanın gerçekte ne anlama geldiğine dair birçok farklı tanım ve görüş var. Bu da işletmelerin gerçekten ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan sorumlu bir şekilde faaliyet gösterip göstermediğini değerlendirmeyi zorlaştırıyor. Bugün dünyada sürdürülebilirlik değerlendirmelerini doğru ve evrensel araçlara dönüştürmek için çok sayıda girişim mevcut. Fakat iş operasyonlarını analiz ederken kullanılacak ve sürdürülebilirlik ilkelerinin tamamını entegre eden uluslararası kabul görmüş tek bir çerçeve bulunmuyor. Sürdürülebilirlik durum tespiti yaparken çok sayıda uluslararası standart, sözleşme, metodoloji, yaklaşım ve çeşitli projelerden faydalanılıyor. Bazı firmalar da tüm bunları bir arada değerlendirerek sürdürülebilirlik durum tespiti yapmak üzere kendi çözüm önerilerini geliştirebiliyor.

Bir kurumun ne denli sürdürülebilir olduğunu ölçmek için tek tip bir yaklaşım olmamasının veya bu tür bir aracı geliştirmenin zor olmasının bazı sebepleri var. Firmaların faaliyet alanı, ürün ve hizmetleri, müşteri portföyü, tedarik zinciri süreçleri, konumu, bulunduğu piyasa koşulları vs farklı olabiliyor. Sürdürülebilirlik durum tespiti için küresel bir yaklaşım ortaya konsa dahi bunun uygulanmasında bazı problemler çıkabilir. Fakat yine de şirketlerin sürdürülebilirlik ayak izini değer zinciri boyunca geriye ve ileriye doğru takip ederek faaliyetlerinin sürdürülebilirliğini nasıl analiz etmeleri gerektiğini ayrıntılı olarak açıklayan kılavuz dokümanlardan faydalanmak kabul edilebilir bir çözüm olabilir. Örneğin Küresel Raporlama Girimi’nin (GRI) standartlarına göre hazırlanmış bir kurumsal sürdürülebilirlik raporuna tüm iş dünyası ve kamuoyu saygı gösterecektir. Firmalar, sürdürülebilirlik durum tespiti yaparken GRI’ standartlarına, OECD standartlarına, ILO (Uluslararası Çalışma Örgütü) standartlarına, BM Küresel İlkeler Sözleşmesi’ne vs atıfta bulunabilir.

Sürdürülebilirlik Durum Tespiti Nasıl Yapılır?

İş operasyonlarının sürdürülebilir olmasını sağlamak isteyen bir kuruluş, ilk adım olarak sürdürülebilirliği yönetim kurulu ve üst yönetiminin önceliği haline getirmelidir. Sürdürülebilirliği kurumun kültürüne, misyonuna, vizyonuna ve değerlerine entegre etmeli ve nasıl daha sürdürülebilir hale geleceğine dair bir strateji planlamalıdır. Bunu, sadece ekonomik kârlılık için değil, aynı zamanda sosyal ve çevresel anlamda sürdürülebilir değer yaratmaya güçlü bir şekilde bağlı olduğunu göstermek için yapmalıdır. Daha sonra organizasyonu tedarik zincirleri içinde konumlandırmalı ve en kritik noktalarını ve tüm tedarikçilerini belirlemelidir.

Kuruluşun tedarik zinciri boyunca etkilerini de araştırması önemlidir. Çünkü bir kuruluşun sürdürülebilir bir şekilde çalışmayan diğer kuruluşlardan yaptığı girdilerle ürettiği bir mal veya hizmet, sürdürülebilir olarak kabul edilemez. Bir organizasyonun sürdürülebilir bir şekilde çalışıp çalışmadığını analiz etmek için, ilişkide bulunduğu diğer firmaların faaliyetlerine ve tüm değer zincirine bakmak gerekir. Bu da çevresel, sosyal ve ekonomik ayak izleri kullanılarak yapılabilir. Bu sayede kuruluş, operasyonlarının hangi yönlerini yakından takip etmesi gerektiğine ve olumsuz etkilerini azaltmak için düzeltici önlemleri nerede alması gerektiğine karar verebilir.

Artan küreselleşme, günümüzde birçok ürünün kullanılmaya başlamadan önce çok sayıda süreç ve bölgenin dahil olduğu uzun ve karmaşık bir tedarik zincirinden geçmesini gerektiriyor. Birçok ürün için bu durum, değer zinciri boyunca her bir adımı izlemeyi giderek daha zor hale getirdi. Tüm değer zincirinin sürdürülebilir olmasını sağlamak için, üretilen ürün ve hizmetlerin tüm yaşam döngüsü boyunca geçirdiği yolculuğun her bir adımının izlenmesi gerekmektedir. Sürdürülebilirlik durum tespiti yaparken bu adımların çevresel, ekonomik ve sosyal performansının uluslararası metriklere uygun şekilde ölçülmesi son derece önemlidir.

Kuruluşlar, paydaşlarının, kendilerinin ve tedarikçilerinin sürdürülebilir bir şekilde faaliyet gösterdiğinden emin olmalıdır. Bunu yapmak için onlara çevresel, sosyal ve yönetim performanslarını iletmeleri gerekir ve burada güvenilirliklerini artırmak için dış denetimlere (sosyal uygunluk denetimi, akreditasyon ve belgelendirme denetimi vs) ihtiyaç duyulabilir. Ayrıca değişimi yönetmek için paydaşlarına hedeflerini de iletmeleri gerekir.

Kuruluşlar sürekli iyileştirmeyi hedeflemeli, yani zaman içinde sürdürülebilirlik uygulamalarını, süreçlerini ve performanslarını iyileştirmeye çalışmalıdır. Bunu yapmak için, önceki sürdürülebilirlik değerlendirmelerinin iyileştirilmesine yönelik sonuçları ve önerileri mevcut sürdürülebilirlik stratejilerine entegre etmeleri büyük önem arz etmektedir.

E-Bülten
Bültene Kayıt Ol
Kayıt olduğunuzda eğitimler ve yeni makaleler hakkında ilk siz haberdar olabilirsiniz.

Bir yanıt yazın